3 Nisan 2015 Cuma

M. Kemal: "Hoca imza et dedim, keyfini bozarım sonra" (Hilafetin kaldırılması)

M. Kemal: "Hoca imza et dedim, keyfini bozarım sonra" (Hilafetin kaldırılması)

M. Kemal’in has adamlarından Falih Rıfkı Atay, hilâfetin kaldırılması kararının alınışının şâhidi olarak şunları
anlatmaktadır:
“Atatürk, o akşam biz devrimcileri sofraya çağırdı. Yemeğin bitimine doğru, ‘Çocuklar, yarın hilâfeti
kaldırıyoruz” dedi.
“Çılgınca alkışladık, sevinç içinde ‘Bunu sizden başkası yapamaz Paşam!’ dedik.
“Peki öyleyse, dedi Atatürk. Geçin öbür odaya, yazın bir takrir. Ben onu hocalara imzalatayım. Yani Hilâfetin
kalkmasını hocalar istemiş olsun.
“Geçtik yazdık. Sabah Atatürk, eliyle Meclis’e getirdi, odasına çıktı. Hocaların kendi aralarında toparlanarak,
bu ‘Hilâfeti ilga takririne’ ateş püskürdüklerini Atatürk’e biz haber verdik. Hocalar aşağıda hâlâ bağırışıp
çağırıyorlardı. Gazi, bunun üzerine öfkelenerek:
“Çağırın bana aşağıdan Rıfat Hoca’yı”
“Çağırdılar Hoca hem öfkeli, hem sıkılgandı. M. Kemal yüzüne bile bakmaksızın:
“Hoca şu takriri imza et, dedi
“Ama paşam, Hilâfetin ilgası gibi ciddi bir konuda, müzakere filan olmaksızın… Sonra biz, din adamları bunu
istemi…”
** “Hoca imza et dedim, keyfini bozarım sonra..”**
“O günlerde İstiklâl Mahkemeleri, her gün birçok kişiyi sallandırmakta zaten… Sonradan Diyanet İşleri
Başkanı olan Rıfat [Börekçi] Hoca biraz yutkundu, ama mecburen imzaladı. Üzgün, öfkeli bir halde aşağı
inince hocalar etrafını sardılar. Onun, ‘Şöyle bağırdı, böyle zor kullandı’ demesine vakit bırakmadan:
“Neee? Yoksa takriri imzaladın mı? Diye bağırdılar. Hoca:
“Canım, imza değil de, ne yaparsın! Şöyle bir bo.tan Rıfat attık işte”.
Bu anekdotu nakleden Ahmet Kabaklı 15 Ağustos ‘90 tarihli tercüman’daki köşesinde şu ilaveyi ve yorumu
yapmaktadır:
“Falih Rıfkı, bu olayı kahkahalarla anlatırken: ‘Bu mürteci (gerici/irtica) heriflere, ne demokrasisi be! Dermiş.
Nitekim öbür mebus hocalar da birer birer Gazi’nin odasına çıkarak, Hilâfeti kaldıran o takrire bo.tan
imzalarını attılar’.
“Unutulmaması gereken nokta: Bu hocalar da Falih Rıfkı gibi ‘devrimci’ de, tayinle gelmiş olan 2. TBMM’nin
mebusları idi. Tayinle gelen milletvekilleri ancak o kadar demokrasi yapabilirler”.
Şimdi milletvekiline “İmza et. Yoksa keyfini bozarım!” diyen birisine demokrat denilebilir mi? Devrimci
mahkemelerinin düzinelerle adam astığı bir vasattan istifade ile kafasındakileri gerçekleştirmeye çalışana
Cumhuriyetçi denilebilir mi?
Şu “keyfini bozarım” tehdidi, o devirdeki cumhuriyetin ne biçim bir cumhuriyet olduğunu ortaya koymaya
kâfidir.
**********
KAYNAK: Burhan Bozgeyik, Kim Cumhuriyetçi Bediüzzaman mı M. Kemal mi?
********************
********************
********************
Dini bayramlar yerine milli bayramlar (Islam'ın yerine ulusalcılık)
Dini bayramlar yerine milli bayramların ön plana çıkarılması... Kemalizmin amacı; "Milleti Islam'dan
uzaklaştırıp milliyetçilik / ulusalcılık ideolojisini oturtmaktır."
Cumhuriyetin 10. yılı kutlamalarının yapılacağı 1933 yılında, oluşturulan kutlama komisyonunun başkanı olan
CHP Genel Sekreteri Recep Peker, parti örgütüne 31 Ağustos 1933 tarihinde gönderdiği yazıda, Partililerin
kendilerine, ailelerine ve çocuklarına **alacakları yeni elbise, şapka, palto gibi giysilerinin Cumhuriyet
Bayramı’na denk getirilmesini ve bunun gelenekselleştirilmesini istemektedir.**Dinsel bayramların yerine
Ulusal bayramların ikame edilmesinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilecek bu yazı şöyledir:
“... çocukların sevinç gününü de **Cumhuriyet Bayramına rast getirmekte**maksat için büyük fayda gördük.
Bütün Fırka (Parti) arkadaşlarımız ile muhitlerindeki dostları ve ahbapları her sene çocuklarına alacakları
yeni elbiseyi bu sene 29 Teşrinievvelde yavrulara giydirmek suretile onlara bayram sevincini bir derece daha
tattırmış olurlar. Bütün Fırkalı arkadaşlarımızın da kendilerine ve ailelerine alacakları yeni elbiseyi bu
bayrama rast getirmeleri maksada büyük hizmet olur. Bu fikrin Fırka ile beraber bizim kültür kolumuz olan
Halkevleri tarafından bütün muhite tamim edilmesini ve tatbiki için teşvikler yapılmasını rica ederim. Bu sene
başlayacak harekete bundan sonraki Cumhuriyet bayramlarında da devam olunmasını ehemmiyetli bir iş
olarak kaydederim efendim”
*********
KAYNAK: Cumhuriyet Halk Fırkası Katibiumumiliğinin F. Teşkilatına Umumi Tebligatı, İkinci Kanun 1933 ten
Haziran Nihayetine Kadar, cild3, sayfa28-29.
********************
********************
********************
Işte Putçuluğun resmî vesikası
Kemalizm kavramının, M. Kemal zamanında kullanılmadığı, kemalizm prensiplerinin M. Kemal'in ölümünden
sonra başkaları tarafından M. Kemal'i suistimal etmek suretiyle oluşturulduğu bazı Atatürkçüler tarafından
dile getirilir.
Bizde M. Kemal'in hayatta ve iş başında olduğu tarihte, yani 1935 yılında CHP Dördüncü Büyük
Kurultayı'nda onaylanan Programın içeriğinde "Kemalizm" ifadesinin yer aldığını kaynağı ile birlikte
açıklıyoruz.
Yani Kemalizm teriminin "resmiyet" kazanması, CHP'nin Mayıs 1935 tarihinde toplanan Dördüncü Büyük
Kurultayı'nda kabul edilen CHP Programı ile oldu. Programın "Giriş" kısmında Kemalizm ile ilgili yapılan
değerlendirmeyi görmek için fotoğrafa bakınız...
Fotoğrafta yazanları okuyamayanlar için buraya yazdık:
"Cumhuriyet Halk Partisi'nin programına temel olan ana fikirler, Türk Devrimi'nin başlangıcından bugüne
kadar yapılmış olan işlerle, yalın olarak ortaya konmuştur.
Bundan başka, bu fikirlerin başlıcaları, 1927 yılında Parti Kurultayı'nca da kabul olunan tüzüğün genel
esaslarında ve Genel Başkanlığın, aynı kurultayca onanmış olan bildiriğinde ve 1931 kamutay seçimi
dolayısiyle çıkarılan bildirikte saptanmıştır.
Yalnız birkaç yıl için değil, `geleceği de kapsayan´ tasarılarımızın ana hatları burada toplu olarak yazılmıştır.
Partimizin güttüğü bütün bu esaslar, `Kamâlizm´ prensipleridir."
***
Ayrıca dikkatinizi çekeriz, orada "K`e´malizm" yazmıyor... "K`a´mâlizm" yazıyor.
"Kamâl" kelimesinin ibranice "Put" anlamına geldiğini de hatırlatmak isteriz. Öyle zannediyorum ki "işte
Putçuluğun resmî vesikası" diyebiliriz.
**********
KAYNAK:
CHP Programı, Partinin Dördüncü Büyük Kurultayı Onaylamıştır, Mayıs 1935, Ulus Basımevi, Ankara, 1935

1 yorum:

  1. Helal olsun.Allah sizden razı olsun.Hakikati haykırmaktan korkmayınız!

    YanıtlaSil